Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB)
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), bireylerin sürekli olarak rahatsız edici düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceleri yatıştırmak amacıyla tekrar eden davranışlar (kompulsiyonlar) sergilediği bir anksiyete bozukluğudur. Obsesyonlar, kişinin istemediği ve rahatsız edici düşünceleri, görüntüleri veya dürtüleri içerir. Bu düşünceler genellikle kaygıya neden olur ve kişi bu kaygıyı azaltmak amacıyla belirli ritüel veya davranışlar geliştirir. Kompulsiyonlar, bu obsesyonları hafifletmek veya kaygıyı azaltmak için yapılan tekrar eden eylemler veya zihinsel işlemlerdir.
OKB’nin çeşitli türleri arasında temizlik ve kontaminasyonla ilgili obsesyonlar, düzenleme ve simetri takıntıları, zarar verme korkusu ve kontrol etme davranışları bulunur. Temizlik obsesyonları, kirlenme ve mikrop korkusuyla ilişkilidir ve sık sık el yıkama gibi kompulsiyonlarla görülür. Düzenleme takıntıları ise nesnelerin belirli bir düzende olmasını gerektirir ve kompulsiyonlar, nesneleri belirli bir şekilde düzenlemeyi içerir. Zarar verme korkusu, başkalarına veya kendine zarar verme düşünceleriyle ilişkilidir ve kontrol etme davranışları, kapıların kilitli olup olmadığını tekrar tekrar kontrol etmeyi içerebilir.
OKB, dünya genelinde yaklaşık %1-2 oranında görülür ve hem çocuklarda hem de yetişkinlerde ortaya çıkabilir. Genetik, biyolojik ve çevresel etmenlerin bu bozukluğun gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir.
Tedavi süreci, genellikle çok yönlü bir yaklaşımı içerir. Psikoterapi, OKB’nin tedavisinde önemli bir rol oynar ve bireyin obsesyonlarını ve kompulsiyonlarını yönetmelerine yardımcı olabilir. Psikoterapi, kişiye obsesyonlar ve kompulsiyonlar arasındaki ilişkiyi anlamasını sağlar ve kaygıyı azaltacak stratejiler sunar. Ayrıca, maruz kalma ve yanıt önleme (ERP) gibi teknikler, kişiyi korkulan duruma maruz bırakarak kompulsif davranışları azaltmayı amaçlar. Tedavi süreci, kişinin semptomlarını yönetmesine ve yaşam kalitesini artırmasına yardımcı olmayı hedefler.